
GÜRÜLTÜYE
BAĞLI İŞİTME KAYBI, TÜRLERİ VE TANI TAKİP TESTLERİ
Yüksek sese
maruz kalmış bireylerin tiz tonlarındaki ve ilerleyen zamanlarda kaba
seslerindeki işitme kaybına, gürültüye bağlı işitme kaybı denir.
Gürültüye
bağlı işitme kaybı yaşayan hasta bireyler, bu bireylerin dış etkenlerine bağlı
işitme kaybı, işitme kaybının tanısı, testi, psikolojik ve fizyolojik
faktörleri, test kriterleri, gürültüye bağlı işitme kaybının etkili olduğu
meslek grupları incelenmiştir. Bu işitme kaybı yaşayan kişilerin saf ses
odyometrisi test aşamaları araştırılmıştır.
Hasta
bireylerin gürültülü ortama maruzu kaldığı sürenin, sesin şiddetine dikkat
edilmesi, koruyucu ekipmanların tedarik edilmesi ve düzenli test takibinin
yapılması gerektiğinin kanısına varılmıştır.
Gürültüyü
tarif edecek olursak kabaca hoşumuza gitmeyen, rahatsız edici ve istenmeyen bir
ses düzeyidir. Gürültülü ortamda çalışan kişilere düzenli olarak odyolojik test
yapılmalıdır. Gürültüye bağlı işitme kaybında bazı genetik faktörlerin etkisi
olabileceği belirtilmiştir. Örneğin beyaz tenli olmak, 0 kan grubu, Rh pozitif
olmak kısa boylu olmak GBİK da gözlenen genetik faktörlerden bazılarıdır.
Odyolojik
olarak incelediğimizde ise ara frekanslarda kayıplar gözlenmektedir.
3.000-6.000 Hz arasında ve 4000 Hz de işitme kaybı ortaya çıktığı
bilinmektedir. Gürültüye bağlı işitme kayıplarının görüldüğü bazı meslekler
şöyledir: madencilik, ahşap, tekstil ve metal fabrikaları gürültülü ortamın
fazla olduğu alanlar ve meslek grubudur. Bunun yanı sıra polisler, askerler ve
havaalanı çalışanları, pilotlar gibi meslek guruplarında da gürültülü ortam
mevcuttur. Gürültüye maruz kalmış kişilerin işitme organına verdiği zarar
dışında insanlara psikolojik ve fizyolojik etkisi vardır.
Psikolojik etkileri; sinir sistemi bozukluğu, yorgunluk;
Fizyolojik etkileri; kan basıncında artış, aritmi vb. gibi konular incelenmiştir.
Gürültüyü
tarif edecek olursak kabaca hoşumuza gitmeyen, rahatsız edici ve istenmeyen bir
ses düzeyidir. İnsan sağlığında da olumsuz etkileri olmaktadır. Fiziksel,
biyolojik ve psikolojik olarak etkisi de vardır. Gürültünün en belirgin olan
olumsuz etkisi Gürültüye Bağlı İşitme Kayıplarıdır. Gürültüye bağlı işitme
kayıpları günümüz çağında erişkin bireylerde karşılaşılan en yaygın meslek
hastalıklarından biridir. GBİK sadece sağlık açısından değil, aynı zamanda
sosyal hayatı ve ekonomik hayatı da etkilemekte. Aynı zamanda birçok iş
kazasının altında da işitme kaybı yatmaktadır. Gürültüye bağlı işitme kaybında
bazı genetik faktörlerin etkisi olabileceği belirtilmiştir. Örneğin beyaz tenli
olmak, 0 kan grubu, Rh pozitif olmak kısa boylu olmak GBİK da gözlenen genetik
faktörlerden bazılarıdır. Odyolojik olarak incelediğimizde ise ara frekanslarda
kayıplar gözlenmektedir. 3.000-6.000 Hz arasında ve 4000 Hz de işitme kaybı
ortaya çıktığı bilinmektedir. Gürültüye bağlı işitme kayıplarının görüldüğü
bazı meslekler şöyledir: madencilik, ahşap, tekstil ve metal fabrikaları
gürültülü ortamın fazla olduğu alanlar ve meslek grubudur. Bunun yanı sıra
polisler, askerler ve havaalanı çalışanları, pilotlar gibi meslek guruplarında
da gürültülü ortam mevcuttur.
Yüksek
gürültüye maruz kaldıktan sonra yapılması gereken nedir diyecek olursak kısaca
şunlardan bahsede biliriz. Öncelikle bir an önce kulak muayenesi ve odyolojik
testler için KULAK BURUN BOĞAZ VE BAŞ BOYUN CERRAHİSİNE muayene olunmalıdır.
Odyograma baktığımızda gözümüze çarpan ilk odyolojik bulgu 4000 Hz de AKUSTİK
ÇENTİK dediğimiz olayın gerçekleşmesidir. Akustik çentik nedir diyecek olursak
yüksek frekanslarda işitme kaybı diyebiliriz kısaca. İşitme testi gürültülü
ortamlarda çalışanlara ne zaman yapılmalı denecek olursa gürültülü ortamdan en
az 14 saat uzak kaldıktan sonra diyebiliriz fakat ideal olanı 48 saat olarak
bilinmektedir. Dış kulak yolu, timpanik membran ve orta kulak muayene edilmeli,
varsa iletim tipi işitme kaybına neden olan patoloji düzeltilmeli ve gerekli
odyolojik testler yapılmalıdır.
1.1.
Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Nedir?
Gürültüye
Bağlı İşitme Kaybı önlene bilir bir meslek hastalığıdır ve bakıldığında en
yaygın olarak bilenen meslek hastalığıdır. Avrupa’da çalışanların %7’sinde
işten kaynaklanan işitme bozuklukları olduğu saptanmıştır. GBİK sıklığı için
oldukça farklı hızlar bildirilmektedir. İngiltere’de GBİK insidansı OSSA
(Occupational Surveillance Scheme for Audiological Physicians) ve OPRA
(Occupational Physicians Reporting Activity) projelerinde sırasıyla her 100.000
çalışan için 1.9 ve 1.2 olarak bildirilmiştir. Danimarka’da 2002 yılı
verilerine göre 1639 işle ilgili işitme kaybı olgusu olduğu bildirilmiştir.
Polonya’da endüstride çalışan 5 milyon işçinin 650.000’i GBİK riski altındadır.
GBİK da işçi ve iş yeri sahiplerinin de koruyucu önlem alması gerekmektedir.
Koruyu önlem almayan işçilerde kaybın daha fazla olduğu gözlenmektedir.
Türkiye’de gürültü konusu 1970 yılında yeni yeni gündeme gelmiştir fakat
araştırmalara 1980 yıllarında başlanmıştır. Detaylı çok fazla çalışma
olmamıştır ve çalışmalar sınırlı sayılarladır. İşitme duyusu zarara gören bir
kişi de “işitme kaybı” veya “işitme kayması” denen olay gerçekleşmiş olur.
Yüksek ses; tüy hücrelerine zara verir, korti organında çökmeye neden olur veya
işitme sinirlerini etkiler ve bu doğrultu da işitme kaybı meydana gelir.
İşitme kaybı
geçici veya kalıcı olarak kalır. Geçici veya kalıcı olması kulağa gelen
gürültünün şiddetine, ne kadar uzun sürede maruzun kalındığına, gürültünün
frekans dağılımına, kişinin duyarlılık seviyesine bağlıdır.
1.2.
Gürültüye Bağlı İşitme Kayıplarında Psikolojik ve Fizyolojik Etkiler
Tablo 1: Ses Şiddetlerinin Sağlık Üzerinde
Etkileri
Gürültüye
maruz kalmış kişilerin işitme organına verdiği zarar dışında insanlara
psikolojik ve fizyolojik etkisi.
Psikolojik
etkileri; sinir sistemi bozukluğu, yorgunluk, korku, telaş, bir şeylerden
sürekli tedirgin olma, iş alanında verimlilikte düşüş, depresif haller vb.
durumlarla karşılaşılmakta.
Fizyolojik
etkileri; kan basıncında artış, aritmi, kalp atımında ve kan dolaşımında
normalden farklılık durumu, stres, uyku düzeninin bozulması, kaslarda kasılma
gibi durumlar vardır.
1.3.
Gürültüye Bağlı İşitme Kayıplarındaki Odyolojik Özellikler
GBİK da
zamana göre bakıldığında yani kronolojik sıraya göre öncelikle 3000-6000 Hz en
fazla daha sonra 4000 Hz de düşüşle işitme kaybı ortaya çıkar. Hastanın
yaşlılık durumu yoksa 8000 Hz de işitme eşiği normaldir yani düzelir. Gürültüye
ne kadar çok maruz kalınır ve süre ne kadar çok uzarsa diğer frekanslara da
yayılır (yüksek frekanslarda daha fazla olmak kaidesiyle). GBİK alçak
frekanslarda 40 dB HL ve yüksek frekanslara bakıldığında 70 dB HL den fazla
olamaz.
GBİK da
gürültüye maruz kalama ortadan kaldırılırsa eşiklerde artış gözlenmez ve işitme
eşikleri sabit duruma kalır. Gürültüye maruz kalma süresi kısaysa burada bir
düzelme söz konusu olabilir fakat söz konusu süre uzunsa bu kayıp kronikleşir
ve düzelme beklenmemelidir.
Gürültülü
ortamda çalışan kişilere düzenli olarak odyolojik test yapılmalıdır. 3000 ve
6000 Hz de 10 dB üzerinde artış olması bizler için uyarıcı bir gözlemdir ve
dikkate alınmalıdır. GBİK da 4000 Hz gözlenen çentik (“notch”) Gürültüye Bağlı İşitme
kayıplarında tipik bir bulgu ve odyolojik ilk bulgudur. 4000 Hz üzerindeki her
çentiği GBİK ye bağlayamayız çünkü gürültüye maruz kalmadığını söyleyen
kişilerde de bu durumun olduğu gözlenmiştir.
Şekil 2: Notch (Çentik)
Niskar ve
ark. (2001) odyogramlarda belirli bir frekans bölgesinde görülen düşüşlerin,
“gürültüye bağlı çentik” olarak tanımlanabilmesi için aşağıdaki kıstaslara
uyması gerektiğini belirtmiştir:
- 3.000,
4.000 ve 6.000 Hz’deki eşikler, 500 ve 1.000 Hz’de eşikten en az 15 dB HL daha
kötü olmalıdır.
- 3.000,
4.000 ve 6.000 Hz’deki eşik, 8.0000 Hz’de eşikten en az 10 dB HL daha kötü.
Gürültüye
Bağlı İşitme Kaybı kokleanın bir tür rahatsızlığıdır. Kokleanın işitme
kayıplarında görünen şekil, konuşmayı ayrıt etme skorlarında da aynı oranda bir
düşüşün olduğunu bize göstermektedir.
2.
GÜRÜLTÜYE BAĞLI İŞİTME KAYBI TÜRLERİ
2.1.
Akustik Travma
Kulağa ani
gelen yüksek seviyedeki ses şiddetleri hasar vermektedir. Bu yüzden gelen ani
ve yüksek ses, korti organına bütünüyle zarar vermektedir. Gürültü mekanik
etkiyle işitme kaybına neden olmaktadır. Akustik travmalarda önem teşkil eden
sesin şiddeti ve hasta kişilerin gürültüye maruz kaldığı süre önemlidir.
Akustik travmada bazal membrandan korti organı ayrılıp, yerini almak üzere tek
katlı skuamoz epitelyum dokusu geçer.
2.2.
Gürültüye Bağlı Geçici İşitme Kaybı
Şekil 3: Geçici Gürültü Kirliliği
Gürültüye
bağlı geçici işitme kayıplarında etki eden gürültülü ortamdan uzak kalındıkça
geçici olan işitme kaybı ortadan kalkar. Bu zamanda işitme kaybına neden olan
sesin gürültü seviyesine, frekansına ve süresine bağlıdır.
Yine bu
düzlemde bakıldığı zaman geçici işitme kaybı birkaç saatte veya birkaç gün
içerisinde geçmektedir. Fakat gürültülü ortamdan uzun süre kalındığı zaman (ay,
yıl) tam anlamıyla geçmesi beklenemez. Bu gözlem sonucunda kişi ne kadar az
gürültülü ortamda kalırsa o kadar hızlı sürede iyileşme olasılığı vardı zaman,
kişisel ve fizyolojik faktörler geçici işitme kayıplarında önemli yer teşkil
etmektedir.
Tablo 2: Gürültü Düzeyi Ve Gürültüye Maruz
Kalınan Süre
2.3.
Gürültüye Bağlı Kalıcı İşitme Kaybı
Şekil 4: Mesleki Kalıcı İşitme Kaybı
Bu tür
işitme kayıpları tamamen kalıcıdır ve iyileşme göstermesi neredeyse mümkün
değildir. Kalıcı işitme kayıpları birkaç günlük, birkaç aylık veya birkaç
yıllık bir durum değildir, bu işitme kayıpları 10 -15 yıllık bir zaman dilimi
içinde meydana gelmektedir. Fark edilmesi zordur çünkü hasta bireyde acı, ağrı
vb. gibi belirtiler görülmemektedir. Kişiye ilk bakıldığında 3000-6000 Hz de
düşüş gözlemlenir ilerleyen zamanlarda yaşın ve gürültülü ortama maruz kalınma
ile bu durum alçak frekanslarda da gözlemlenir. Hasta birey 3000-6000 Hz deki
kaybı fark etmese de 500-1000 Hz’e gelindiğinde bu kaybın olduğunu fark
edecektir ve kayıp bu evreye gelindiğinde geri dönülmesi neredeyse mümkün
olmayan evrede olacaktır. Bu evrede tek taraflı bir işitme kaybı
gözlenmemektedir ve bilateral yani iki kulakta da işitme kaybı vardır.
3.
GÜRÜLTÜYE BAĞLI İŞİTME KAYIPLARINDA KULLANILAN TANI TAKİP TESTLERİ
3.1.
Odyometri
Şekil 5: Tiz Tonları Düşük Odyogram
Odyometrik
değerlendirmeler yüksek ses sebebiyle yüksek sesli ortamlara maruz kalan
bireylerde meydana gelebilecek işitme kayıplarını en az düşürmek için çalışanı
çalıştığı ortamda olan gürültü seviyesi ve bu gürültüden çalışanın işitme
fonksiyonlarına olan etkisi araştırma nedeniyle yapılmaktadır.
Odyometreler
kalibrasyonlanmış saf ses üretmekte olan, konuşma ve maske sesleri çıkaran, bir
uygulanan tarafından yönetilen (mikrofon, kemik yolu için vibratörlü) bir
cihazdır.
3.2. Saf
Ses Odyometri Testi Uygulama Aşamaları
Testin
yapıldığı alan gürültülü olamamalıdır. Ölçüm için özel olarak tasarlanan
odalarda ve kabinlerde yapılmalıdır. Hava yolu ölçümü yapılırken kulaklık tam
olarak kulak kepçesini kaplamalı ve kavramalıdır. Kemik yolu ölçümü yapılırken
mastoid kemiğin üzerine kemik vibratör yerleştirilir ve ölçüm bu şekilde
yapılmış olur. Hastaya belli tonlarda sinyal sesi duyacağını ve duyduğunda
butona basması istenir. Testi yapan odyometrist veya odyolog ile hasta birey
birbirine bakmayacak şekilde ve hastanın yüzü yana çevrilmiş şekilde olmalıdır.
Hasta bu şekilde oturduğunda odyometrist veya odyoloğun elini göremez ve ancak
teste bu şekilde doğru cevap verir. Hasta kişiye birden çok farklı tınıda
sesler duyacağı ve her işittiği en ufak ses düzeyinde elinde bulunan sinyal
butonuna basması söylerin. Bu şekilde hasta kişinin saf ses eşiği odyometri
testi yapılmış ve bireyin duyma hassasiyeti ölçümü olur.
3.3. Saf
Ses Eşiği Testi Yapılırken Uyulması Gereken Kurallar
·
Odyometri
testine başlanmadan önce hasta bireyin dış kulağı kontrol edilmeli ve kulak
zarı otoskop ile muayene edilmelidir.
·
Testin
yapıldığı alan hijyen kurallarına uymalıdır.
·
Test
yapılmadan önce kulaklık ve aksesuarlar odyometrist tarafından doğru bir
şekilde hasta bireyin kulağına yerleştirilmelidir.
·
Teste
başlanmadan önce hastaya doğru şekilde bilgilendirme yapılmalı ve detaylı
olarak anlatılmalıdır.
·
Testin
doğruluğundan emin olunmak için hastanın teste verdiği cevaplar kontrol
edilmeli ve cevapları tutarlı olmalıdır.
·
Test
yapılacak odanın ve kabinin kapısı kapalı olmalıdır.
·
Dışarıdan
kabine ve odaya ses gelmemelidir.
·
Hasta
bireye telefonunu kapatması söylenmelidir.
·
Hastaya
kulaklığı kendisinin takması istenmemeli ve odyometrist tarafından
takılmalıdır.
·
Test
bitiminde hastadan kulaklık odyometrist tarafından çıkarılmalıdır.
3.4.
Gürültüyü Önleyen Koruyucu Materyaller
Şekil 6: Kulak Koruyucuları
Ø Kulak Koruyucuları
Gürültülü iş
alanlarında işçi kulak sağlığını korumayı amaçlayan ve işçilerin kulaklarına
taktıkları koruyuculara kulak koruyucuları denir. Bu kulak koruyucuların amacı;
gürültü seviyesini en aza indirmek ve önlemektir. Sonrasında gürültü ölçümleri
ve ek önlemlerin alınmasıyla yine de gürültü önlenmiyorsa yapılacak son çare
kişisel kulak koruyucularıdır. Birçok kulak koruyucu çeşidi vardır. Kulak
koruyucularında seçim yaparken ortamdaki gürültünün şiddeti ve özelliği baz
alınır. Kişisel koruyucularını seçerken en önemlisi ortamdaki gürültünün
özelliğidir. Gürültüye engel olan en etki eden kulak koruyuşu kulaklık, gürültü
seviyesini indirmeye en az etkisi olan pamuktur. Kulak koruyucularının
ortamdaki gürültüyü azaltma etkisine bakıldığında, kulak tıkacı 20-45 desibel
etkili olurken, kulaklık 12-48 desibel olarak etkili olmaktadır.
·
Kulak Koruyucu Kullanmanın Yararları
1. İşitme kaybının
ilerlememesine yardımcı olur
2. Korku, sinir, öfke ve
gerginlik azalır
3. Kan dolaşımı düzene
girer tansiyon normal sınırlarda olur
4. Kulaklarda acı ve ağrı
hissinde azalma gözlemlenir
5. Şiddetli olan baş
ağrıları azalır
6. Uyku problemi ortadan
kalkar ve düzene girer
·
Kulak Koruyucu Çeşitleri
1) Kulak Tıkaçları
2) Kulaklıklar
3) Barete takılabilir
kulaklıklardır.
ü Kulak Tıkaçları
TS EN 352-2
işitme koruyucuları iki türü vardır tek kullanımlık ve tekrar kullanılabilir
şeklindedir. Ses seviyesini 30 ile 35 desibel seviyesinde azaltır.
250 Hertz’in
altında kalan frekanslarda kulaklığa göre daha iyi sonuç vermekte ve daha çok
korumaktadır.
ü Kulaklıklar
TS EN 352-1 işitme koruyucuları ses seviyesini 45 ile 50 desibel azaltır. 500 Hertz ve üzeri orta ve yüksek frekanslarda kulak tıkaçlarına göre daha etkilidir ve yalıtımlıdır.
ü Barete Takılabilir Kulaklıklar
TS EN 352-3
İşitme koruyucuları Genel kurallara uyan koruyuculardır.
Kulak
Koruyucularının Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler
a) Kulak koruyucuları gürültülü ortama girmeden
takılmalıdır ve eller temiz olmalıdır.
b) Tek kullanımlık olan tıkaçlar kirlenince
değiştirilmelidir ve kirli kullanılmamalıdır.
c) Kulak koruyucuları çıkarılınca temiz bir kutuda
saklanmalıdır.
d) Kulak koruyucuları gürültüsüz ortamda takılır ve aynı
şekilde geri çıkarılır.
e) Kulak koruyucularının kaybolması durumunda yenisi
alınmalı ve takılmalıdır ihmal edilmemelidir.
f) İşveren tarafından kulak koruyucularının takılıp
takılmadığı kontrol edilmeli ve takmayanlar uyarılmalıdır.
g) Kulak koruyucularında yıpranma bozulma aşınma olması
durumunda kullanılmaya devam edilmemeli ve yenisi alınmalıdır.
h) Gün sonunda veya vardiya sonunda kulak koruyucuları
temizlenmelidir ve parçaları değiştirilmelidir.
i) Kulak koruyucuları iş boyunca takılmalıdır sürekli
takılıp çıkarılmamalıdır.
j) Çalışan bireylere kulak koruyucuları hakkında seminer
verilmelidir. Kullanımı detaylı bir biçimde anlatılmalıdır.
k) Uygun şekilde temizliği ve bakımı yapılan kulak koruyucuları aylarca hatta yıllarca kullanılabilir.
Yorum bırak